Preloader image
İÇİNDEKİLER

Göç Zamanı

Bahaeddin Özkişi
bahaeddin özkişi

Göç Zamanı

Toplumdaki değişimlere ve kişinin kendi istemi dışındaki dönüşümüne ışık tutan öyküleriyle bilinen Bahaeddin Özkişi, kısa süren yaşamına birbirinden etkili yapıtlar sığdırdı. Kişiliğin örselenmesi yahut sarsılarak oluşması sürecini, özgür bir ruhla gözlemleyen ve yorumlayan öyküleri, öldüğü yıl yayımlanan, Göç Zamanı adlı betikte yer aldı.

Betiğe adını veren Göç Zamanı ile birlikte yirmi sekiz ayrı öykü, tümü seksen sayfalık ince bir betiğin kapsamını çok aşan baylıktaki engin içeriği oluşturuyor.

GÖÇ ZAMANI'ndan...

Bana sormaya lüzum görmeden oturdu, gözlerini ayakkabılarının burnuna dikti ve “Bu” dedi, “Bizim köye kurulmuş ilkokulun camıdır.” Sustu, söyleyeceklerini zihninde bir sıraya sokuyormuş gibiydi. Düşüncelerinin bir noktasına, küt parmağını bastı ve “Masal gibi bir şeydi” diye devam etti. “Yükseliyordu bina, görgümüzün aksine toprak altına değil, göğe doğru, bize doğru, bizim hayalimizin bile erişemeyeceği büyüklüğe ve yüksekliğe. Bir gün, yeni takılmış camlarını üzerimize diktiğini gördük. Yüz gözlü bir dev gibiydi ve bütün ağırlığını köy omuzlarında hissediyordu. Huzursuzdu yaşlılar, okula, ürkek ve kinle bakıyorlardı. Bir şey köyün havasında yırtılmıştı. Bir düzen bozulmuş, rüyalar ve birimler değişmişler, yabancılaşmışlardı.”

 

“Böylece, büyüklerle aramıza ilk defa ayrılık girdi. Biz, okulun ilk günü akşamı, evlerimize istemiyerek döndüğümüzde bunu gördük. Onlar, okul kadar, ya da daha fazla, bizi suçluyorlardı.”

 

“Ev karanlıktı, dardı, penceresizdi. Yağ kandili ışığında zavallıydı eşyalar. Daha da önemlisi, anam ve babamın gözümde aldıkları durumdu. İkisi de, sanki çamurdan yoğrulmuşlardı. Kirli, partal, manasız ve lüzumsuzdular.”
“O gece, sebebini ancak bugün anlayabildiğim sıkıntılarla döndüm durdum. Açılış konuşması, parçalar halinde kulaklarımda, bir isim, İsviçre, düşüncemde yapışıp kalmıştı. Ben, İsviçre’nin bir insan ismi olduğuna inanıyordum. Düşünceme göre, uzun boylu ve o gün açılış konuşmasını yapan adam kıyafetindeydi.”

 

110 başını kaldırdı ve derin derin beni süzdü. Bakışları, beni katediyor ve arkamdan da ileri bakıyordu. Yorgun ve asabî “Sonra” dedi “Büyüklerle aramdaki gerginlik dayanılmaz hâle geldi. Köy küçük, insanlar küçüktü. İlk ben isyan ettim ve bir gün doğumunda, arkama bakmadan ayrıldım köyden. Uzun süre, İsviçre isimli adamı aradım. Bir kaç yıl once öğrendim bunun bir memleket adı olduğunu.”

Yeni Okul s.38

EDE YAYIMCILIK

bilgi@edekitap.com

Bizler hikaye anlatıcılarıyız. Bu bizim genlerimizde var. Görkemli öykü anlatımı ilgi çeker, yaşam tarzlarını tanıtır ve ortak ruh yaratır. Binlerce yıldır birike gelen öykülerimizi, yaygın iletişim alanları için yeniden tasarlarız. Özüne uygun geliştirir, etkileyenleri göz önünde bulundurarak güncelleriz. Biz, EDE’yiz. Değer üretiriz.

Okur Görüşlerine Açık Sayfa

Yorumlayınız