Açtı kitabın kapağını, ‘’şanslı okuyucuma benden bir armağan’’ yazıyordu adının altında. ‘’Şans!’’ dedi ve diğerini aldı eline. ‘’benden şanslı okuyucuma bir armağan’’ yazıyordu bunda da.
Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı.
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın
Bir yandan kendimle konuşuyorken, diğer yandan da balkona birikmiş karları süpürdüğümün fakında değildim, bir silah sesiyle irkilene kadar. Dallara tünemiş kuşlar birden korkuyla havalandılar. Bir
Koca Hikmet arkalarında yorgun argın, ayaklarını sürükleyerek yürüyor, Ana ise en arkalarında soğuktan titreyen cılız çocuğa bakıp kendine soruyordu: ‘’Allah Allah! Bu gerçekten benim oğlum
Dilek Çınarı, Şevket Bulut’un dokuz öykü betiğinin üçüncüsü. İlk baskısı 1975 yılında Türk Edebiyatı yayınlarından çıkan yapıtta, on dört ayrı öykü yer alıyor.
Altaylardan gelerek burayı yurt edinen soydaşlarından yüz yıllar sonra İsveç’i yeniden yurt edinirler. İsveç’in Karlshamn, Karlskrona, Örebro, Askersund kentlerinde yaşayan insanların bir bölümü, hala Türk
Son dönem Türk yazarlarından Dursun Kuveloğlu, yakın geçmiş içerikli romanlarıyla okuyucuyla buluşuyor. Taşıdığı kimlikle, bulunduğu yerin derin ve sağlam uygarlık temellerini, yapıtlarına, bir kilit taşı