Kafkas Tutsağı
Diriliş, Savaş ve Barış gibi karmaşık öykülerin yazarı Tolstoy, büyüklerin dünyasından çıkardığı öykülerle kurduğu, çocuklara yönelik yapıtların da iyesi. Onlardan biri dört öyküden oluşan Kafkas Tutsağı.
Diriliş, Savaş ve Barış gibi karmaşık öykülerin yazarı Tolstoy, büyüklerin dünyasından çıkardığı öykülerle kurduğu, çocuklara yönelik yapıtların da iyesi. Onlardan biri dört öyküden oluşan Kafkas Tutsağı.
"Zaman zaman Dede Korkut üslûbuna yaklaşan, Türkmen hayatındaki folklorik ve tarihî unsurları bütün bakirliğiyle gözler önüne seren Kara Yıldırım romanının Türk okuyucusunun hafızasından güzel çağrışımlar uyandıracağını ve asgarî müşterekler hususunda edebî bir haz vereceğini düşünüyoruz"
Orta boylu bir kişinin, yanında kısa ve uzun boylu kişilerle birlikte bu rafların arasında dolaşması, betik seçiminde önemli bir fark oluşturabilir. Çünkü görüntüden çok içerikle ilgili olanlar için değerli yapıtlar, “normal” diye düşünülen düzeyin dışındaki raflarda.
Yazarın anlatımında, alanındaki uzmanlığı ve kabul görmüş derin bilgeliğine karşın üstenci bir yaklaşımdan hiç iz görünmüyor. Tersine, her satırında aydın olmanın sorumluluğuyla daha çok kişiye bilgi ulaştırma çabası sezinleniyor.
Kabulleniş ve çaresizlik. Yoksa ikisinin lügattaki karşılığı aynı mıydı? Öyle bile olsalar, eşanlamlı sözcüklerdi artık onun için.
İşte bu eski, müzede saklı gibi köhne bir hayat yaşayan Gurzufluların içinde babam günün birinde milliyetçi oluverir. Ben daha yokum ama, babamın miiliyetçiliği benimle başlıyor ve ben doğmadan önce de bitiyor.
Bir dakika sonra ayrılmışlardı. Feride, uzun bir susuzluktan sonra berrak bir dereden kana kana su içen bir kuş gibi canlanıyor, ayağını yere vurup yüzünü göstermemek için bir yandan bir yana çevirerek: - Ne ayıp, Yarabbi, ne ayıp! Sen sebep oldun vallahi, sen sebep oldun, diye hırçınlaşıyordu. Yanlarındaki ağacın
Nihal Atsız’ın, arı duru Türkçeyi temel alan yaklaşımla öyküleştirdiği Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler adlı yapıtı yalnızca ilk bölümüyle MEB Yayınlarınca yayınlandı. Betiğinde, ünlü “Şefaat ya Resulallah” yerine şaşkınlıkla söylenen “Seyahat ya Resulallah” sözünü ağızdan çıkaran ortamın büyüsünü, olağanüstü güzellikte betimlerken, Seyahatname’yi bir bilim adamı titizliğiyle inceledi.
Elçi yine gözleri yerde, geri geri gitti. Ortadaki neferin omzundan topuzu aldı. Bu gayet ağır, altın yaldızlı, sarı parlak kabzalı bir aletti. Yere bakarak yürüyor, gülümsüyordu. Bütün gözler hareketini takip ediyordu. Tahtın önüne geldi. Ansızın…
Aman ya Rabbi, iki yüz elli bin lira… Elimin altında, bu kitapta iki yüz elli bin lira var! Fakat acaba mümkün olup bunu meydana çıkarabilecek miyim? İki yüz elli bin lira!.. Sen aklımı koru Allah’ım!..