Title Image

Yaprak Dökümü

Reşat Nuri Güntekin
yaprak dökümü reşat nuri güntekin

Yaprak Dökümü

Türk öykücülüğünün yapı taşlarından biri olan Reşat Nuri Güntekin, kimileri dönemin yabancı yazarlarından esinlenerek oluşmuş, kimileri özgün yaratımların ürünü olan öykülerinin yanı sıra, çevirileri ve oyunlarıyla da Türk yazınına önemli kalıtlar bıraktı.

 

Yaprak Dökümü, 1889-1956 yılları arasında ömür sürmüş yazarın, Çalıkuşu, Dudakten Kalbe, Akşam Güneşi, Acımak, Damga, Kızılcık Dalları, Eski Hastalık, Miskinler Tekkesi, Anadolu Notları, Ateş Gecesi, Bir Kadın Düşmanı, Gökyüzü, Değirmen, Yeşil Gece, Olağan İşler, Gizli El, Harabelerin Çiçeği, Sönmüş Yıldızlar, Tanrı Misafiri, Kan Davası, Kavak Yelleri, Leyla ile Mecnun, Son Sığınak adlı betiklerinden biri.

 

Reşat Nuri Güntekin öyküleri, sinema ve televizyon için elverişli yapıtlar olarak, yönetmenlerin ilgisini çekmiş, Değirmen, Acımak, Leyla ile Mecnun, Çalıkuşu gibi, ilk kez 1930 yılında yayımlanan Yaprak Dökümü de, yazarın, sinema ve televizyona uyarlanan yapıtlarından biri olmuştur.

YAPRAK DÖKÜMÜ'nden...

İlk tekaütlük ve işsizlik günleri…

 

Bugünün ergeç gelip çatacağını, her çalışkan insan gibi bir gün kendinin de çürüklüğe atılacağını biliyordu. Fakat o, bugünleri büsbütün başka türlü düşünmüştü.
Tekaüt olduğu zaman çocuklarına karşı bütün vazifesini bitirmiş, onların hepsini ev bark sahibi etmiş olacaktı.

 

Gözlerini kapayıp ilerisini düşündükçe daima şu rüyayı gördü. Tektük torunlar doğmaya, yetişmeye başlamış, kendi havalarında olan genç babalar, cahil anneler bu çocukların bütün yükünü onunla karısının üstüne yıkmışlar. Sen misin artık hayattan çekildim, bir köşede ölümü beklemekten başka işim kalmadı diyen, al bakalım diyorlar.

 

Büyükbabanın artık başını kaşımaya vakti yoktur. Kah çocukları kırda oynamaya götürüyor, kah onlara ocakbaşında masallar söylüyor. Sonra biraz kabacalarına ailenin tarihini öğretmek; vaktiyle babalarına, analarına olduğu gibi onlara da fazilet, doğruluk dersleri vermek lazımdır.

 

Hasılı, bu zamanlar o kadar işe, gürültü ile doluyor ki, vakit, saat gelince ölüm döşeğine yatmaya vakit bulamıyor, çocukların düdük sesleri, davul, trampet patırtıları içinde, belki farkında olmadan, ölüyor. Bir insan için saadetin bundan büyüğü düşünülür mü?

 

Ali Rıza Bey’in öteden beri en büyük şikayetlerinden biri de kitap okumaya vakit bulamaması idi. Her zaman okuduğu sayfanın en tatlı yerinde bir iş çıkardı. Hele sabahları karısının Haydi Ali Rıza Bey, vakitgeldi; vapura yetişemeyeceksin diye Azrail gibi başına dikilmesi o kadar zıddına giderdi ki…

 

Ali Rıza Bey, kitabı kapatırken daima: Ah, bir tekaüt olsam diye söylenirdi. İstediği gün gelmişti. Artık karısı: Haydi Ali Rıza Bey… kitabı bırak diye onu rahatsız etmeye gelmiyordu. Fakat aksiliğe bakın ki artık kitaplarda eski tad kalmamıştı.

 

Karısının ilk günlerindeki çatkınlığı, titizliği bir türlü geçmiyordu.

 

Ali Rıza Bey, evvela uzun müddet onunla dargın durmuş; fakat karısının aldırmadığını görünce yine kendiliğinden barışmıştı.

 

Hayriye Hanım’ın bu hareketi kadar ona dokunan bir şey yoktu. Bir gün ona:

-Yazık hanım sana… Demek sen, bana sırf memuriyetim için, kazandığım para için ehemmiyet veriyormuşsun, dedi.

 

Onun kızmaya bile lüzum görmeden dudak büktüğünü görünce yalvarır gibi tavır aldı:

 

-Biz hayatta iki silah arkadaşı gibi idik. Elimdeki silahımı aldıkları bir zamanda beni arkamdan vurmak doğru mu?

 

Bu sözü uzun zamandan beri zihninde hazırlamıştı. Öyle sanıyordu ki, karısı bunu işitince ağlayarak boynuna sarılacak ve aralarındaki ihtilaf nihayet bulmuş olacak. Fakat aklınca çok müessir olan bu söz, Ali Rıza Bey’in yalnız kendi gözlerini yaşarttı. Hayriye Hanım bilakis çok hissiz bir bakış, kapalı bir çehre ile omuz silkti:

 

Ne yapalım?… Kendi düşen ağlamaz!

EDE YAYIMCILIK

bilgi@edekitap.com

Bizler öykü anlatıcılarıyız. Bu bizim genlerimizde var. Öyküleme ilgi çeker, yaşam biçimlerini tanıtır; okuyanda, dinleyende görkemli ortak tin yaratır. Binlerce yıldır biriken öykülerimizi, yaygın iletişim alanları için yeniden tasarlarız. Özüne uygun geliştirir, etkileyenleri göz önünde bulundurarak güncelleriz. Biz, EDE’yiz. Değer üretiriz.

Okur Görüşlerine Açık Sayfa

Yorumlayınız