Şıpsevdi
Meftun Frenk hayranlığı hastalığına tutulmuş bir deli midir? Hayır göreceğiz ki o da değil… Bazı sınırlı zamanlarda akıllılık anları görülmesine bakılırsa seyrek nöbeti sıtma gibi aklı gelir gider takımdan olması pek mümkündür.
Meftun Frenk hayranlığı hastalığına tutulmuş bir deli midir? Hayır göreceğiz ki o da değil… Bazı sınırlı zamanlarda akıllılık anları görülmesine bakılırsa seyrek nöbeti sıtma gibi aklı gelir gider takımdan olması pek mümkündür.
Ben saadeti, yaldızlı konaklarda, şan, şöhret hırslarında, büyük servetlerde aramadım. Çünkü dünya sekenesinin akıllısı, budalası hep işte bu saydıklarımın peşinden koşuyorlar. Ben de bu emellerin çengellerine takılarak bu sürü ile beraber sürüklenmek istemem.
Komutan hep aynı hızla gitmiyor, aklından geçirdiklerine uygun olarak eşkinden apansız hızlıya kalkıyor. Geridekiler saygı aralıklarını korumak için mahmuz dokundurup gem kısarak uğraşıyorlar. Bu çalkantılı takmın on adım gerisinde ordu karargâhı filâması… Artık ona filâma demiyeceğiz! Kızıl elma yolunun ışığı… Oğuz hanın kurt buyruğundan kutsal tuğu…
Günler, kuvvetli bir rüzgarın sürüklediği beyaz bulut kümecikleri gibi birbiri arkasına geçip gidiyorlardı. Ve biz, bunların sonunda muhakkak bir fırtına kopacağını seziyorduk.
Her ferdi hatta her cemaati hoşlandığı yem ile avlarlar. Keyfiyet, böyle oltalara tutulmayacak kadar insanlığımızı terbiye edebilmektedir.
bir kayadan köpük köpük dökülen bu havuzlara her rastlayışımızda önümdeki kız başını çevirmeden: “Buna Deli Büvet derler!” Yahut: “Buna Kunduzlu Büvet derler!” diye izahat veriyordu. Boğazın biraz genişlediği bir yere yaklaştığımız zaman, kulaklarımı müthiş bir gürültü doldurmaya başladı. Hacer: “Sutüven’e geldik!” dedi.
Bilgisizlerin korkularından yararlanmak isteyen, eksiklikleri üzerinden düzen kurup çıkar sağlayanların Osmanlı İstanbulundaki görünümleri, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Hakka Sığındık romanında, çarpıcı bir kurguyla anlatılıyor.
Vazifeme sadığım. Fakat vicdanımı da çiğnemek istemem, kanun sizi tevkifimi emrediyor, vicdanım ıtlakınızı… Her ikisine de hürmetimi göstermek için şimdi makam-ı aidine istifanamemi takdim ediyorum.
Ak Deve romanı, Azerbaycanlı Türk yazar Elçin Efendiyev’in, Türkiye Türkçesiyle, 1999 yılında yayımlanan dördüncü betiği.
Türk yazınında ilk tinsel roman olarak kabul edilen Eylül (1899), yazarın da ilk yapıtıdır. Mehmet Rauf, romanla başladığı yazın yaşamında şiir, öykü ve tiyatro oyunlarından oluşan pek çok yapıt üretti.