Rusların Göktepe Katliamı
Hazar Denizi kıyılarından başlayan ve güney doğu istikametine doğru devam eden geniş bir alanda yerleşik Türkmenler, Rusların bu sahayı ele geçirmesine engel olmaktan öte, Türkistan’da yıllar önce başlamış ve devam eden Rus kazanımlarını da tehlikeye atıyorlardı.
Oysa Rusya, özellikle Teke Türkmenlerinin yoğun olarak yaşadığı bu yerleri ele geçirebilmek için uzun yıllar öncesinden, Hazar çevresindeki Mangışlak (1846) ve Krasnovodsk (yeni adı Türkmenbaşı) (1869) bölgelerinde üsler kurmuş, işgal için dayanak noktaları oluşturmuştu.
Görünürde Rus ordusunun zafer kazanması mutlaktı. Son derece gelişmiş toplara sahip Rus askerlerinin karşısında, Türkmenlerin eşit şartlara sahip olduğunu söylemek mümkün değildi. Yaşananlara savaş demek bile zordu. Bir tarafta düzenli bir ordu, diğer tarafta ise varlık-yokluk mücadelesi veren sivil halk vardı. Bu dengesiz ve adaletsiz duruma rağmen, Rusya’nın Türkistan’ın hâkimiyetini tamamlamak ve bölgeyi rakipleri İngilizlere kaptırma tehlikesini bertaraf etmekten başka düşüncesi yoktu.
Rusya hükümeti, o dönemin başarılı sayılan komutanlarından Skobelev’i Göktepe’nin işgal edilmesiyle görevlendirir. Skobelev, Gazi Osman Paşa’nın savunduğu Plevne’de, Türk ordusuna karşı Romen ordusu ile birlikte savaşan Rusların, yıldızı parlayan komutanlarındandı. Türklerin 93 Harbi diye bildiği 1877-1878 Türk-Rus savaşından galibiyetle çıkan Rusya, ondan aynı başarıyı bir başka Türk yurdu Göktepe’de de göstermesini ister.
Skobelev Vahşiliği
1881 yılında Göktepe’ye yürüyen Skobelev, yıllardır geçilemeyen bu kaleyi, kendisinin de geçemeyeceğini görür ve başka tedbirlere başvurur.
Kalenin içlerine doğru açılan lağımlara çok güçlü patlayıcılar yerleştirilir. Göktepe Kalesini, asker, çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapmaksızın içindeki 26.000 Türkmen ile birlikte havaya uçuran işgalciler, patlamadan sağ kurtulanları da kılıçtan geçirerek katliamı tamamlar.
Bu öylesine bir katliamdı ki; Savaş bittikten sonra 19 Ocak 1881’de, Skobelev, kale duvarlarının yıkılmasını ve Göktepe’nin sabanla sürülmesini emretti. Emir yerine getirildi. Ruslar, bu kıyımla, kendileri için önemli bir zafer kazandı. Ancak gerçekleştirdikleri bu soykırım, tarihin her zaman önlerine koyacağı kara bir leke olarak kaldı.
Göktepe’nin düşmesiyle Türkistan’ın direnen son kilidi de açılmış oldu. Hazar Havzası olarak bilinen geniş ve verimli arazide ilerleyen Ruslar, daha sonraki yıllarda ele geçirecekleri Tecen, Merv ve Bayramali gibi sulu tarımın yapılabildiği alanların işgali için gerekli altyapıyı sağlamış oldu.
Buraların işgalinden sonra yönünü yine Türklerin yaşadığı Güney Türkistan’a (bu günkü Afganistan’ın kuzeyi) döndürecek olan Rusya, Göktepe işgaliyle İran sınırını da belirleme imkânı buldu. 9 Aralık 1881 yılında, Etrek Nehrini İran’la Rusya arasında sınır olarak kabul eden bir anlaşma imzalandı. Böylece Türkmenlerin bir kısmı Rusya işgali altında, bir kısmı da İran tarafında yaşamak mecburiyetinde bırakıldı.
Bir Çay İçiminde Türkmenistan s.6
Okur Görüşlerine Açık Sayfa