Yanbolu’dan İstanbul’a Zorunlu Göç
Bulgar soykırımından kaçan sivil Türklerin, yurtlarından koparılışı, Nazlı ve Emin adlı iki gencin birbirinden koparılışıyla özdeşleşen bir izleğe oturtuluyor.
Bulgar soykırımından kaçan sivil Türklerin, yurtlarından koparılışı, Nazlı ve Emin adlı iki gencin birbirinden koparılışıyla özdeşleşen bir izleğe oturtuluyor.
Onun arkasında bu erkanda gelmiş geçmiş ustalar vardı. Dükkânlarını hâlika ibadet eder gibi açıp kapamışlardı. Sanat, onlara bahşolunmuş bir kerametti.
“Çocukların terbiyesi!” diye düşünmek istedi. Fakat şu dakikada bu mesele ona hiç de ciddi görünmüyordu. Belki de Seher’in telaşı sadece sayfa doldurmak içindi.
Şimdi, malını düşmanlarının gözü önünde rezil rüsva bıraksın, on iki yıl düşmanlarının yüzünü mü güldürsün? Ya Osman’la Bahar, kendisini ele verirlerse? Bahar, hakime Osman yanımdan kalktı, çifteyi aldı derse?..
Sayıları fazla olmasa da bir mahalle onların adıyla anılıyordu Maraş'ta. Nereden geldiniz diye soranlara; “Maraşın him taşını biz diktik” derdi Abdal Halil Ağa.
Türk okurları, yirminci yüzyılın başlarında verdiği yapıtlarla aşina olduğu Norveçli yazar Knut Hamsun’dan bu yana, gelişen iletişim yollarının da etkisiyle pek çok İskandinav yazarın yapıtlarını okuma şansını buldu.
Masalı şimdiki romanlar derecesine çıkarmaya, yahut romanı — özünü değiştirmeksizin — masal derecesinde sadeleştirmeye uğraştım. Meydana şu eser geldi.
Güzel güzel düzenlenmiş, sıralanmış dosyalarım; kenarına notlar alınmış belgelerim, titizlikle hazırlanmış fişlerim yok. Benimkisi bir büro çalışması değil. Siz isterseniz herif romanlarını yaşıyor deyin. Ne yapalım, benimki de böyle bir suç.
Vapur, Galata köprüsüne yanaştığı sıra dilleri tutulmuştu sanki. Kalabalıkla birlikte vapurdan suçlu suçlu çıktılar. Köprünün koşuşan insan seli içinde, güneş görmüş kar gibi eriyiverdiler