Aganta Burina Burinata
Ben o zaman çocuktum, insanları yaşlarına göre hep babalarım, analarım, kardeşlerim sayardım. Kendi mi de dünyada bir sığıntı, bir çile çekici değil, beklenen bir konuk, dünyayı da Cennet sanırdım.
Ben o zaman çocuktum, insanları yaşlarına göre hep babalarım, analarım, kardeşlerim sayardım. Kendi mi de dünyada bir sığıntı, bir çile çekici değil, beklenen bir konuk, dünyayı da Cennet sanırdım.
Nizami, Selçuklu döneminde yaşamış, bir Türk şairidir. Ancak, anlağından süzülen arı, duru düşüncelerini, dönemin koşulları gereği, Fars diliynen yazmıştır. Yapıtlarıyla, toplumun algısına derinlik kazandırdığı gibi, Fars dilinin gelişmesine, sanatsı yönününü ilerlemesine de büyük katkıda bulunmuştur..
Komutan hep aynı hızla gitmiyor, aklından geçirdiklerine uygun olarak eşkinden apansız hızlıya kalkıyor. Geridekiler saygı aralıklarını korumak için mahmuz dokundurup gem kısarak uğraşıyorlar. Bu çalkantılı takmın on adım gerisinde ordu karargâhı filâması… Artık ona filâma demiyeceğiz! Kızıl elma yolunun ışığı… Oğuz hanın kurt buyruğundan kutsal tuğu…
Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre dinden, ırktan ve gelenekten hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu hayat tarzına göre de “saat”lerimiz ve “gün”lerimiz vardı.
Günler, kuvvetli bir rüzgarın sürüklediği beyaz bulut kümecikleri gibi birbiri arkasına geçip gidiyorlardı. Ve biz, bunların sonunda muhakkak bir fırtına kopacağını seziyorduk.
İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasıyla Kırgızların Sovyetler Birliği içerisinde yaşadıklarını, yaşıyormuşçasına okumayı, Cengiz Aytmatov’un yapıtlarına borçluyuz.
Her ferdi hatta her cemaati hoşlandığı yem ile avlarlar. Keyfiyet, böyle oltalara tutulmayacak kadar insanlığımızı terbiye edebilmektedir.
Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz. Beş Şehir işte bu hesaplaşma ihtiyacının doğurduğu bir konuşmadır.
Dedelerimiz “Korsan” kelimesini deniz haydudu değil, denizci, gemici kaptan manasına alyor ve kullanıyorlardı. Bu sebepten ben de kitabıma “Türk Korsanları” demeğe mecbur kaldım.