Title Image

Altıncı Kıta Akdeniz

Musa Cevat Şakir Kabaağaçlı
Halikarnas Balıkçısı Altıncı Kıta Akdeniz Cevat Şakir Kabaağaçlı

Altıncı Kıta Akdeniz

Eskiden diye başlayan tümceler, özlem, saygı, acınma, yerinme gibi onlarca sözle birlikte geçmişin güzelliklerine övgüyle biter. Güzel düşünmeyi, güzel yaşamayı beceren dingin ama dinç ruhlar, iyilikle kötülüğü ve egemen çirkinliği geride bıraktıklarında, yarattıkları yeni güzellikleri geleceğe kalıt bırakırlar.

 

Kimileyin bir çift söz, derin bir koşuk, duygulu bir şarkı, kimileyin çelebice bir bakış, yiğitçe bir tavır, dirençli bir kaygı, zamanları aşar, iz bırakacak yeni sahipler arar ve mutlaka karşılık bulur.

 

Musa Cevat Şakir Kabaağaçlı, adıyla başlayan ve belki kendince sıradan olan ilginç bir yaşamı zaman içinde tüketirken, eskiden olan biten ne varsa gelecek için saklayan bir çabanın içinde olmuş.

 

Ona gebeyken annesinin düşüne giren Musa Peygamberin adıyla başlayan, soyunun sopunun tüm görkemli açıklığıyla ona aktarılan adlarla birlikte 1890-1973 yılları arsında soluk almış, ömrünce süren çabasıyla yurdunun dayancı, yurttaşının kıvancı olmuş.

 

Halikarnas Balıkçısı adına, aidiyet vurgusunu pekiştiren bir ince düşünceyi yerleştiren Cevat Şakir Kabaağaçlı, tüm yapıtlarında, Türk kavramını var eden değerlerin izlerini, bıkmadan usanmadan, eller ne der ezikliğine düşmeden ince ince, açık açık anlatır.

ALTINCI KITA AKDENİZ'den...

“Balıkçı’nın Akdeniz’i”

 

Uygarlık öyle bir üründür ki, tohumunun salt şu ya da bu soy tarafından ekildiği iddia edilemez. Uygarlık hep çeşitlerin, soyların, dillerin karışımı ve kaynaşımından gelmiştir. Bu karışım asıl Yakındoğu’da ve Akdeniz’e -özellikle İzmir ve dolaylarında- giden yollarda olmuştur. Çünkü toplumları statikliğe ve statükoculuğa bağlayıp apıştıran faktör, gelenek ve göreneklerdir. Ama soyların karışımı, başka başka geleneklerin birbirine karşı sivri uçları ve keskin yanlarını sürtüşme sonucu düzeltir ve giderir, us da görenek bağlarından çözülür ve kurtulur. Ayrı ayrı edinilmiş ustalık ve bilgiler birbirine karıştırılarak geliştirilir.

 

Evlenmeler yabancılıkları ortadan kaldırır. Biyoloji bakımından kardeşlerin evlenmesi sağduyu dolayısıyla iyi görülmez. İşte bundan dolayı Yakındoğu’da, özellikle Akdeniz kıyılarında bir sürü uygarlık gelişti. Sümerler, Akatlar, Babilliler, Asurlular, Firavun Mısırı, Frikyalılar, Lidyalılar, Hititler, İyonlar, Minoen Giritliler, Helenler. Dünyanın hiçbir yerinde yan yana iki uygarlık yoktur. Örneğin Çin ve Hint -Akdeniz’in doğusunda günümüze dek bilinen- on beş kadar uygarlık birbirine kapı komşusu olmuşlardır.

 

Dalga dalga akın eden bu soylar Akdeniz kıyısında vardı. Ege kıyısı da körfezlerin, burunların ve denizlerin sarmaş dolaş olduğu yerdir. Kara nerede biter, deniz nerede başlar belli değildir. Ulu doruklar, koca burunlar denize dalar çıkar, ada olur. Böylece dalıp çıkan burunlar mavilerde İnciler gibi dizi dizi adalar sıralar. İzmir kıyılarını bulan soylar, enginin güçlü çağrısına dayanamayarak kürekleri ve yelkenleri ile kanatlanıp adadan adaya konarlar.

 

Soy akınları Suriye, Filistin ve Mısır kumsallarına varınca Akdeniz’e kanatlanamıyorlardı. Çünkü orada Adalar Denizi’nin Adaları yoktu. Anadolu’dan Girit’e gidenler, orada, altı bin yıl önce ilk deniz uygarlığını yarattılar. Hititlerin Anadolu müttefikleri Sardisli saridanulılar, Sardinya adasına gidip adaya adlarını verdiler. Sicilazalar Sicilya’yı, Pulasatiler Filistin’i kurdular. Tarihi zamana yakın, Etrüskler (İzmir’den) İtalya’da bir uygarlık, Roma’nın babası olan bir uygarlık yarattılar. Tarihi zamanda Foçalılar gidip Marsilya, Antibes ve Agde’yi kurarak Akdeniz uygarlığını ta Skandiyaya’’ya ulaştırdılar.

 

Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes, Akdeniz’e yalnız sırlarla değil güldür güldür uygarlıklar akıtıyordu. Mısır’da, Anadolu’nun Ege halkına denizin yüreğindeki insanlar diyorlardı. Romalılar da Eks Oriente Luks, “Aydınlık doğudandır” diyorlardı…

EDE YAYIMCILIK

bilgi@edekitap.com

Bizler öykü anlatıcılarıyız. Bu bizim genlerimizde var. Öyküleme ilgi çeker, yaşam biçimlerini tanıtır; okuyanda, dinleyende görkemli ortak tin yaratır. Binlerce yıldır biriken öykülerimizi, yaygın iletişim alanları için yeniden tasarlarız. Özüne uygun geliştirir, etkileyenleri göz önünde bulundurarak güncelleriz. Biz, EDE’yiz. Değer üretiriz.

Okur Görüşlerine Açık Sayfa

Yorumlayınız