Preloader image
İÇİNDEKİLER
Title Image

Süheyla Hanımın Bebek Ayakkabıları

Yağmur Dikli
ayşe dikli

Süheyla Hanımın Bebek Ayakkabıları

Bir elinde kargıdan kısa, oklavadan biraz uzun bastonuyla odasına girdi Süheyla Hanım. Aklında tek bir düşünceden fazlası vardı her zaman. Kahverengi penceresinin soyulmuş boyasına gözü ilişince zihnini esir alan düşüncelerden, bu düşüncelerin ortam hazırladığı düşlerden, zamanı gelince sönüp tekrar yanacak ateşlerden, yangınlardan bir an için sıyrıldığını hissetti. Bu sıyrılışları bir yerden tanırdı. Huzuru uzun sürmeyecekti, bunun için de heyecansızdı.

 

Pencereden gözlerini çekti. Pervazda çırpınıp duran kara sinek, ona iyi şeyler anımsatmıyordu. Böyle çırpınan, can çekişen, ölmekte olan her şey onu rahatsız ederdi. Ölmekten korkardı. Ölenlerden de. Yetmiş iki yaşında olmak, zaten omuzlarına yeterince yük değilmiş gibi bir de yıllardır yüreğine çöken, bitmeyen, yitmeyen o acı vardı. Zaman saçlarına aklar düşürmüştü, ama anlamıyordu. Zaman ile saçlarındaki kapkara pigmentlerin ne ilgisi vardı?

 

Tanrının gökte de olduğuna inananlardandı. Evin tavanını hiçe sayarak yukarıya baktı. Önce göğü hayal etti sonra da göğün sahibini. Ona şöyle yalvardı: “Al benden tüm varımı yoğumu, hatta beni bile al! Fakat, sil aklımdan o görüntüyü artık. Gözlerimi kapatınca ben de karanlık göreyim her insan gibi. Yeter! Görmeyeyim doğarken ölen yavrumun masmaviliğini! Ah, sana söz… Söz sana! Zihnimden sök de al o çırpınışı, ben de çırpınarak can vereyim yoluna!”

 

Eli somyanın altındaki sandığa gitti tekrar. Çıkardı usulca ve baktı o küçük mavi ayakkabılara. Ellerine giydirdi onları özenle. Parmakları sığdı yalnızca. Buruşmuştu elleri, parmaklarına dikkat kesildi. Bembeyazdı, beyazdı teni ve mavi idi gözleri. Aynı doğarken ölen oğlu Veli gibi. Baktı aynaya, sonra eline baktı sonra da tekrar aynaya…

 

Gözleri elemden çökmüştü, gizliydi artık maviliği. Ayakkabılar da ilk alındığı gibi temizdi. Keşke temiz kalmasaydı, dedi. Çünkü hiçbir temizlik bu kadar kirli değildi. Bollukla gelen bir kirliliği, noksanlıktan doğan temizliğe yeğlerdi Süheyla Hanım. Evi temizledi. Uyudu. Uyandı, ev temizdi. Ev yine temiz diye ağladı. Keşke kirlenseydi. Evleri temiz kalmayanlara hep özenirdi.

 

Bir gün evinde ölü bulundu Süheyla Hanım. Tam iki hafta durdu ölüsü evde. Ev yine temizdi…

Yağmur Dikli

yagmur.dikli@edekitap.com
Okur Görüşlerine Açık Sayfa

Yorumlayınız